Ana içeriğe atla

BABAM SULTAN ABDÜLHAMİD ~ AYŞE OSMANOĞLU


                       Yakın tarihimizin en çok konuşulan isimlerindendir Sultan Abdülhamid, yaptığı reformlar, farklı kişiliği, düşmanları, tarihin akışına yön veren kararları, ihanet edenleri, tahta çıkışı, tahttan inişi..  her şeyiyle yakın tarihimizin kritik isimlerindendir . Seveni de çoktur Sultanın, iftira atmaktan, ihanete etmekten, suikast düzenlemekten çekinmeyecek kadar sevmeyeni de.. Yıllarca hakkındaki tüm gerçekler saklanmış, iftiralarla, yalan yanlış beyanlarla, hiçbir gerçeklik payı olmayan belgelerle aslında olmadığı gibi tanıtılmıştır bizlere Sultan Abdülhamid, ancak zaman hangi yalana ortak olmuş, hangi iftiraya göz yummuştur ki ? 
                         Bu eserde, Sultanı ona en yakın isimlerden, kızı Ayşe sultanın kaleminden okuyorsunuz. Eser başlıca; Sultanın büyüdüğü ortam, çocukluk hatıraları, tahttan indirilişi, Selanikte yaşadığı hapis hayatı, yeniden İstanbul'a gelişi, vefatı, Osmanlı hanedanlığının vatanlarından sürgün edilmesi, saray gelenekleri ve yaşantısı bir de Ayşe Osmanoğlu'nun  kendi hatıratlarında oluşuyor . Bilhassa Sultanın Selanik' e gönderilmesinden sonraki kısımlar yürek burkuyor. Harem yaşantısına, saray adetlerine ve batı hayranlığının üst seviyede olduğu bu dönemlerde batı hayranlığının saray içerisindeki boyutlarına şaşkınlıkla şahitlik ediyorsunuz. 
                        

                       Yakın tarihimiz için mühim bir belge niteliği taşıyan bu hatırat, tarih okumaları yapmayı sevenlerin kitaplığında zaten yerini almıştır, bir dönem yapılan tarih aldatmacasına inanmayanlar zaten okumuştur ama asıl mesele bu ve benzeri gerçek belgelerin okul ders kitaplarına ne zaman kaynaklık edeceğidir.                      
                       



       ''Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selameti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecekte Resulullah'tır.''                            


     ''Günün birinde umumi bir harbin çıkacağına hiç Şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selametimiz tarafsız kalmaktaydı''                                                                                             SULTAN ABDÜLHAMİD

 http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/9081-bir-lahza-i-taahhur-tevfik-fikret/                                                                                  

                     Yukarıdaki link de bahsi geçen hadise bir dönem kolay kolay hiçbir tarih kitabında yer bulmadığı gibi masum insanların öldüğü bir suikastın tam olarak planlandığı şekilde gelişmemesinin ardından ağıt yakanlar da okullarımızdaki ders kitaplarında bir dahi gibi okutulmuş ve gerçek yüzleri bizlerden hep saklanmıştır.                  

                    Zaman debisi yüksek bir akar su gibidir, kir ve pis tutmaz ancak bu esnada çeri çöpü üzerinde taşıdığı da bir gerçektir bu ise ahirete inananlar için yalnızca bir imtihandır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BRAVE - Disney PİXAR (2012)

"Kaderimiz içimizde yaşıyor, onu görecek kadar cesur olmamız yeter…" Vizyona girdikten 6 yıl sonra nihayet Brave’i dün gece izledim. Brave, Pixar animasyonlarının o alışık olduğumuz orijinal hikayelerden biraz uzak. Bu durum, vizyona girdiği 2012 yılında Wall-e, Up gibi mükemmel yapıtlar görmüş olan izleyiciyi bir nebze hayal kırıklığına uğratmış olsa da, sonraki yıllarda Big Hero, Zootopia ve benim favorim Boss Baby ile sarsılan imajını yeniden toparladı. Aslında Brave hikâye bazında istenileni karşılayamamış olsa da– bu fikir daha önce çıtanın çok yükseklere çıkmış olmasından da kaynaklanıyor olabilir- teknik anlamda kusursuz. Karakterler, karakterlerin zamana göre değişimleri, mekanlar, sesler… tamamıyla özenle işlenmiş. Bu anlamda animasyon tam bir görsel şölen tadında… Brave’in hikayesi, Prenses Merida'nın kendi kaderini yazmaya karar vermesiyle başlıyor. Ancak Merida'nın bu kararı annesi Kraliçe Elinor

SİVASTOPOL - TOLSTOY ft. AHMET KAYA

Sivastopol önünde yıkık minare,  Düşman dedikleri gelmez imane  Erenler geliyor bize imdade  Aman da kaptan paşa emir ver bize  Sılada nişanlımız duacı size. 🎶🎵 İlk kez dinlediğimde kulağıma çok hoş gelmişti bu marş.. Ama asıl bağımlılığı Ahmet Kaya ’dan dinledikten sonra kazandım. O zamanlar “Sivastopol” hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen araştırma ihtiyacı da hissetmemiştim çünkü daha çok merakımı cezbeden bir şey vardı ki, o da; Ahmet Kaya’nın bir Mehter Marşını seslendiriyor oluşuydu… O zamanlar daha sonra üzerinde düşünmek üzere aklımın odalarından birine kaldırmışım bu şaşkınlığı. Ta ki .. O güne kadar…. Bir kitapçıda dolaşırken Dünya Klasikleri reyonunda Sivastopol ismini görünce aniden odaklandım kitaba. Sonrası da Ahmet Kaya, Sivastopol, Tolstoy ve Mehter Marşı arasında şemalar oluşturmaya çalışan karışık bir kafa.. Kitabı okuyunca çıktı tabi işin aslı ortaya. Meğer bu Sivastopol şimdik

SEYİT AHMET ARVASİ ~ TÜRK - İSLAM ÜLKÜSÜ 1

Resim yazısı ekle İçerisinde bulunduğu toplum, bu toplumun gündemi insan hayatı üzerinde ufak ya da büyük bir çok etki oluşturur. Konuştuğu konudan tutun da okuduğu kitaba kadar pek çok alanda insanı etkiler, yönlendirir. Ülkemizde ve dünyada yaşanan sosyo-politik meselelerde giderek yaygınlaşan milliyetçi kadroların etkinliği de temel duruşumuz İslam'da milliyetçiliğin yeri nedir ? diye düşünmeye sevk etti beni. Bir yerden başlamak için kavramları özelleştirdiğimde ise Türk - İslam, Türk - İslam deyince Arvasi çıktı karşıma. Kitaba gelecek olursak yazar, Türk- İslam fikriyatının sosyolojik bakış acısını anlatmış genel olarak kitapta. Dine, insanlara, milletlere, devletlere,sosyal sınıflara... karşı Türk - İslam ülkücülerini duruşlarının ve bakış açılarının nasıl olması gerektiğine değinmiş. İslamiyette milliyetçiliğin yerine değindiği kısımların benim açımdan tatmin ve ikna edici olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında bazı incelemelerde okuduğumun aksine eserin dili